Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ters yüz

Resim
bir kazağı giyerken önce kollarını sonra kafamı geçiririm bir kazağı çıkarırken önce kafamı sonra kollarımı çıkarırım ters yüz etmek istedim bugün hayatımı çıkarırken hayatımı önce kafamı sonra kollarımı çıkarıp ters yüz ettim tekrar giyerken önce kollarımı sonra kafamı geçirip üzerinde düşündüm kim nereden bilecek, solmuş kumaşın içte kaldığını? şöyle bir baktım giyinip soyunan, eskiyi yeniye, yeniyi daha yeniye bulayan içtiği kırmızı şarabı üzerine damlatan çok! haydi, çıkarın hayatlarınızı ters yüz edin kim nerden bilecek? bugün ters yüz ettim hayatımı önce kafamı sonra kollarımı çıkararak hayattan ters yüz ettim. kim nerden bilecek?

Aslında iyi çocuklarız biz

Resim
Islanmış saçlarının kokusu burnumda ve ellerin kollarımda aralanmış dudaklarına kitlenir gözlerim gökyüzü ne renk bilmeyiz aslında iyi çocuklarız biz İstanbul’u seyrederiz bir akşamüstü Khalkedon’dan kalkan bir vapurda dumanı tüter gözlerinin,buğulu sıcak nefesin karışır boğaza ben sana karışırım o sıra utanmak nedir bilmeyiz aslında iyi çocuklarız biz

Bitti Müzeyyen (5)

Resim
Müzeyyen sen gerçek misin? Konuya damdan düşer gibi girdiğim için özür dilerim ama kafamı karıştıran ciddi bir konu bu. Müzeyyen yazı dizisini okuyan arkadaşlarım soruyorlar seni. Müzeyyen kim? Gerçek mi? Karşımdaki kişinin samimiyetine göre bir şeyler mırıldansam da verdiğim cevaplar beni bile tatmin etmiyor. Yalan konusunda iyi değilim sen biliyorsun, belli ederim ben hemen heyecanlanırım. Nabzım hızlanır, susarım sonra. Müzeyyen sen gerçek misin? Gerçek ve hayali karıştırır oldum. Bazen şiirlerle gerçek hayatı bile karıştırdığım oluyor. Ne zaman aklıma gelsen felaketim oluyorsun yahut oturup siyah portakallar yiyor, korkunç kitaplar okuyorum. Dolayısıyla senin bir şiir olma ihtimalin üzerinde çokça duruyorum. Yazarına saygım sonsuz lakin seni okumakta güçlük çekiyorum. Müzeyyen, ben artık seni sevmiyorum. Hüseyin Rahmi Gürpırnar’ın bir dizesinde bulamıyorum, Özdemir Asaf’ın bir şiirinde anmıyorum, Küçük İskender’in sigarasının dumanında hatırlamıyorum. Evet, bir şiir olduğunu...

Deli şiiri

Resim
gün içinde aklıma gelen şeyleri mail olarak yazıp kendime atıyorum gece okuduğumda aklım başımdan gidiyor bu mailleri atan ben miyim? deliriyor muyum? aynı nehirde iki kez yıkanılmazmış yalan ben senin sularından çıkmıyorum bu yüzdendir maillerin hep benzer olması çok düşünüyorum ben bu şiirleri kime yazıyorum? gülümsüyorum hatta eskileri okurken bu şiirleri yazan ben miyim? deliriyor muyum? felsefe ve benzeri konuların tartışıldığı etkinliklere katılıyorum konunun en heyecanlı yerinde nabzım hızlanıyor konuya giriyorum güzel bir iki kelam etmek ne mümkün ağzımı açsam adın dökülecek diye korkuyorum sonra yeniden durup senin kim olduğunu düşünüyorum sen kimsin, seni tanımıyorum deliriyor muyum? aşkı meşki öven bir iki meczupla tanışıyorum tansiyona, kolesterole, kansızlığa, uykusuzluğa, sinir bozukluğuna iyi gelir enerji verir, cildi gençleştirir, kemikleri güçlendirir, dişleri kuvvetlendirir, ayrıyetten aganigi naganigi diyorlar faydalarını saya saya bitiremedikleri aşkı düşünüyorum...

Galata kulesi iptal

Resim
Size acı bir değişimin hikayesini anlatmak istiyorum. Konu galata kulesi arkadaşlar. Galata kulesinin dibindeki merdivenleri bilmeyeniniz yoktur. Eskiden o merdivenlerde büyük bir çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan insanlar oturur, biralarını yudumlarken sohbet ederlerdi. Gitar çalanların yanında yan flüt çalan bile gördüm ben o merdivenlerde. Biz de arkadaşlarla bunaldığımız zaman gider oraya kurulur sohbet eder şarkılar söylerdik. İyi kötü bir çok anımız var bizim de o merdivenlerde. Hatta bir keresinde hafif çakır keyif şekilde Ferdi Özbeğen’in dilek taşı şarkısını söylerken yaşlı sayılabilecek bir amca yanımızda durup “gençler, bu yaşlarda bu şarkılar tehlikelidir. Dikkat edin” dedikten sonra gülmüştü bize. Güzel zamanlardı. Sonradan yasakladılar orada oturmayı. Şimdilerde büyük büyük saksılar koymuşlar ve etrafına da bant çekmişler. Başlarda var olan olay yeri bandı yerini kırmızı şeritli banda bıraktı. Olay falan yoktu oysa ki.. En azından gençlere göre. Ben ç...

İkinci yanımın yazısı

Resim
Bir süredir bir şey yazamıyorum. İçimden gelmiyor. Tam ve geçerli bir nedeni yok sanırım. Yayınlamak konusunda da sıkıntılar çekiyorum üstelik. Bir şeyler karalasam da bu sefer yayınlamak istemiyorum ama bol bol okuyorum. Schopenhauer okuyorum, ismini bile unutttuğum bir çok yeni şairin şiirlerini falan okuyorum. Üretkenlik farklı bir şey ve insanın her ürettiği de aynı kalitede olmuyor.. Daha önceden yayınladıklarım çok mu kaliteliydi sanki? Hayır. Ama beni tatmin ediyordu ve önemli olan da bu zaten. Yazılan romanlar, şiirler, denemeler, hikayeler yazanın hayatından parçalar taşıyor illa ki. Her yazar biraz sallar elbet ama büsbütün kurmaca yazmak ustaların işi. Ben hayattan, yaşadıklarımdan kopya çekiyorum. Bu sıralar hayatım çok yolunda, keyfim inanılmaz yerinde. Ne yazayım yani? Mükemmel aşkların şiiri olmaz ki. Olsa da ben yazamam dostlar kusura bakmayın. “Anlat İstanbul” adında bir film var, Türk yapımı. İzleyenler bilir, bir ihanet sahnesinde Altan Erkek’linin oynadığı ada...