Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karaköy sahilde

her cuma akşamı karaköy sahilde aynı bankta yerini alır soğuk koymaz ona yağmuru olmadıkça iki birasıyla birlikte seyre durur eşsiz manzarayı aklında mı? aklında iş güç gelecek kaygısı yanına oturan adamın sigara ikramını kibarca reddederek hal hatır sorar dert dinleyeceğini bile bile belki kendi derdini unutmak belki de kibarlıktan, bilmez tesbih yaparmış kehribar falan gibi taşlardan babasının kuyumcu dükkanında satarmış legal, illegal işlere dalar, geçim derdi yaşamazmış yabancı bizim çocuk ne desin, "hayırlısı" dökülür dilinden kendi hatrı sorulunca da "eh işte" yetişir imdada bu devirde "eh işte" lere çok şükür şükürden sonra

hayat

Nolur bana biraz iyi davran yüzüm iki elim arasında tuzunu iyi bilir dudaklarım, gözümden dudup durup aynı yere bakar ve tekrar buruştuturum en çirkin haliyle yüzümdeki çizgileri ellerim hareket etmez bir koridor yankılanır derin nefes sesleriyle ışıklar söner dimdik durmalı gibi lafların en ucuz olduğu saatler yıldızların en parlak olduğu saatlerdir böyle gecelerde ne sevda kurtarır ne ana kucağı insanı sıcacık olur insanın yüzü alev alev yanar gözleri iyi falan gelmez akan tuz rahatlatmaz insanı sessiz çığlıklar nolur bana biraz iyi davran hayat, yüzüm diyorum iki elimin arasında sana en yakın olduğum an bu an bana biraz iyi davran çünkü ben de meraklı değilim sana mecburuz birbirimize

Büyür insan

Ansızın büyür insan zamansız, mekansız büyür ekmeği banarken yumurtanın sarısına, büyüyebilir kim bilir belki dolmuş sırasında, belki pide kuyruğunda büyüyebilir muhtemel aşkla karşılaştığını düşündüğünde ilk baktığı yer yüzük parmağı olmuşsa, büyüyebilir devlet meselelerinden bahsetmeye başlamışsa arkadaş ortamında sebzenin pazar fiyatını bilir olmuşsa domatesin iyisini seçmişse, büyüyebilir. ansızın büyür insan, işten güçten buluşamamışsa sevdiğiyle yanlış anlaşılmaktan çok korkmuşsa, büyüyebilir e nihayete ersin artık.

Ne yapabilir?

ne yapabilir bir insan? akıp giden hayatına canı yanarak bakarken "geçip gitsin hemen ve nihayete ersin" demekten başka

Birkaç zamirle sohbet

karar veremem öznesine şiirlerimin birinci tekil şahıs memnun değil halinden sıkmak istemem birçoklarına boş gelen dertlerimle üçüncü tekil şahıs çekti gitti, arada merak edip ne yaptığımı, yalandan hal hatır sorar birinci çoğul diye bir şey kalmadı yapayalnızım üzeri gri bulutlarla çevrili bir şehirde hem düşmanım, hem sevdiceğimdir dört duvar kahrını çektiğim üçüncü çoğul maskelerimi tanır da beni asla anlayamaz zaten hiçbir zaman iyi olmadı aramız sen ne düşünüyorsun ikinci tekil? görebilir miyiz bu gidişle, önümüzdeki baharı?

Soğuk koku

buz gibi hava bakışlarım yerde hızlı adımlarla eve yürüyorum tek bir insan görmeye bile yok tahammülüm ekmeği, suyu eve stok yapıyorum gerekmedikçe çıkmıyorum. attığımda kendimi odama montumun dışını kokluyorum kim iyi bilir benim kadar soğuk mont kokusunu? insanın en kötü duyguları, terkedişleri, terkedilişleri, hayal kırıklıkları, açlığı, acelesi, zamansızlığı, göz yaşları, soğuk mont kokusunda birikir soğuk mont kokusunu, kim benim kadar iyi bilir?

Şahit

akşamüstü yanmaya başlar evlerin ışıkları kaşık şıngırtılarına çocuk sesi karışır pencerelerden süzülür zaman ilerledikçe köpek havlaması bir kaç arabanın sesi zaman ilerledikçe sessizlik gece uykusuna yatar evler o vakit yıldızlar daha bir parlak yanar gökyüzünde ben yalnız ,balkonumdan hepsinin seyircisi şahit yazın beni akıp giden zamana

Rajaz-Camel

https://www.youtube.com/watch?v=S8n3usXreL0

Kuş

uçmayı öğrenmeye çalışan bir kuş, esen rüzgarı, mavi göğü düşünemez yalnızca kanatlarını ve yüksekliği düşünür gökyüzünün tadına varmak için önce uçmayı iyi öğrenmek lazım seyre dalmak için gökyüzünü ya avare ya da usta olacaksın