Fakat Müzeyyen (3)
Ben sana ilk nerede ve ne zaman aşık olduğumu bilmiyorum Müzeyyen. Sen biliyor musun? Soruyorum hani belki "galiba an itibariyle aşık oldum" falan diye söylemişimdir sana, sen hızlı hızlı kırpıştırıp gözlerini gülmüşsündür bana. Gülerken ağzını açmazdın, başını hafifçe yukarı kaldırıp aynı oranda göz bebeklerini aşağı indirirdin. Sırf o manzarayı görebilmek için bile tekrar tekrar aşık olunur sana.
En olmayacak anlarda sarılmalarımız geliyor aklıma Müzeyyen, vedalaşmalarımız. Mesela penguen belgeseli izliyorum geçenlerde. Anne penguen yumurtluyor ve ardından yumurtayı ayaklarından kaydırarak baba penguene gönderiyor. Baba yumurtayı kuluçkaya aldıktan sonra sarılıyorlar. "Penguen bu, nasıl sarılsınlar?" deme Müzeyyen, en az bizim kadar tutkulu sarılıyorlar. Sonra anne penguen yiyecek bulmak için gidiyor. Benim gözlerim doluyor bu sahnede. İnsan izlediği belgeselde bile gözleri dolacak bir şeyler buluyorsa gerçekten yaşıyor demektir. Ben tepkisizleşmekten ve hissizleşmekten daha çok korkuyorum Müzeyyen. Sende durum ne bilmiyorum ama hissizleşmeni hiç istemiyorum. Belgesellerde veya penguenlerde değil belki ama en azından bir mamak türküsünde gözlerin dolsun istiyorum Müzeyyen. Soracaksın şimdi sen, bunun sana faydası ne diye, yok evet ama en azından tek başıma yaşamadığımı bileceğim Müzeyyen.
Her zaman takip ettiğim edebiyat dergilerinden birinin içinden bir ayraç çıktı. Zeki Müren resminin altında "elbet bir gün buluşacağız bu böyle yarım kalmayacak" yazıyor. İçim bir garip oldu, açtım şarkıyı dinledim. Devamında "ikimizin de saçları ak öylece durup bakışacağız" diyor. Biz de çok bakışır az konuşurduk. Ben zaten herkesle az konuşurum ama en çok seninle az konuşmayı severdim. Neyse şarkı diyorum Müzeyyen, çok güzel. Hayal ettim bizi 60 lı yaşlarda, benim saçlarım seyrelmiş iyice ve beyaz. Sen hala çok güzelsin tenin beyaz. Mekan olarak Kadıköy'ü düşündüm çünkü Beşiktaş o yıl şampiyon olmuş. Kadıköy daha sakin olur diye düşünmüşüz ikimiz de, tesadüf. Rıhtımın Moda'ya giden yolu üzerinde karşılaşmışız. Ben hemen tanımışım seni takılarından, sen hemen tanımışsın beni gözlerimden. Donup kalmışız ve o an özgürleşmişiz ikimiz de, Cemal Süreya'nın şiirinde de dediği gibi o gün ölmek yasak ikimize de.