Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kuşkuruk

Annem tarafından "kuşlar da sabahçı" diye kandırılışımın üzerinden çok geçmedi bir şekilde okula göndermeliydi  beni, ne yapsın kadıncağız şimdiyse "bak leylekler bile geldi, sen yoksun" diyor ah be anacığım inandıramadım seni bir türlü kuş değilim ki ben Ömrümden koparıp yıllarımı versem sana üstüyle de birer çift kanat alırız, olur mu öyle?

önce soluna sonra sağına ve tekrar soluna

çıkıp işten okuldan, evine yürürken arayacak biri gelmiyorsa aklına ve dinlemek o en sevdiğin şarkıyı haz vermiyorsa yağmurluysa üstelik hava ve evde bekleyenin de yoksa insanın hiç bakası gelmiyor o bildiğin en işlek yoldan geçerken önce soluna sonra sağına ve tekrar soluna

şeker

pişt pişt yalnız ister misin gül kokan şekerlerimden biraz? ceplerim dolu dolu ister misin? bak, portakallısı da var.

Yeraltından ben

uyku akarken gözlerimden kırpıştırdıkça kirpiklerimi, biraz da yaş geldi anladım ki doğru orantı varmış gözden gelenle doğumdan gelen arasında döve döve büyütüyor zaman, ağzım yüzüm kan planlar yapıldı, yeraltında yiyeceğim Dostoyevski'yle beraber. leziz iç buruntularıyla dolu masadan herkes aç kalkacak benim dışımda yalnız başıma kusacağım olup bitenleri.

ah be taut-va-bien ah

Atilla İlhan gibi saint-jacques kulesini anlatamam sizlere yahut oturamam tout-va-bien kahvesinde elimde yalnızca Galata Kulesi biraz da dalgası var İstanbul'un bir bara girdim bugün grup olsak yer bulurduk elbet lakin tek kişiyi sığdırmak zor bir bar taburesi kestirdim gözüme sahipliymiş meğer tam çıkacaktım ki barmen kız seslendi barmen kız mı olur adı farklıdır onun, demeyin olurmuş, ben de bugün öğrendim kırmızı şapkası, havalı bar ışıklarının tenindeki yansıması bir de kocaman gözleriyle yer önerdi bana armagnac içmek istediğimi söyledim hani ustanın bahsettiği 25 damla göz yaşından oluşan ellerinde yokmuş, tout-va-bien kahvesinde olsam, olurdu elbet lakin orda da böyle barmen kız yok boşver yine en iyisi tuborg gold.

sen

bugün gördüm bembeyaz bir ağaç çiçek açmış her yanı sanki sen aklımın en ücra köşelerine bile bahar geldi toprak sen kokuyor, kuşların sesinde sen bu seferki en güzel gelişin sanırım kış damlayan ceketimden süzülen baharın içinde sen

Bilmek

Bilmediğinden nasıl korkuyorsa insan en çok Bilmediğine de o denli sevdalanabilir Oysa bilmek Yaşam kalitesini epey arttırıyor insanın

bahar rüzgarı

Kalemliğimde tükenmezlerin sayısı azalıyor ve artıyor gün içinde gördüğüm kuş sayısı hayırdır inşallah, daha bir farklı gülümsüyorsun sanki her zamankinden ve ansızın devirip gözlerini saçlarını geriye doğru savuruyorsun gözlerinden akşamüstleri damlıyor gidiyorsun sanki hiç gelmemiş gibi neredeyse inanacağım hepsinin bir hayal olduğuna, öyle bir gitmek.. suyu ısıtıp bir tatlı kaşığı kahve ekledim masamın üzeri kafamın içinden hallice gündüz olmasına rağmen ve hava açık kapalı perdelerim ve ışıklar yanıyor evde eski defterleri karıştırdım dün gece söz vermişim kendime geçen yıl haziranın dördünde kanmayacağım bu sefer ne kuşlara ne de gözlerimden akan mavisine gökyüzünün işine bak Enes, ceketin sana bakıyor asılı olduğu yerden ve botların yorgun, koca bir kış geçmiş üstlerinden işine bak Enes yüzlerini kara çıkartma, aldanıp rüzgarına baharın.

Şaşırmam

Bir süre dolaştım durdum Başıboş, nereye eserse rüzgar Oraya kondum Esmerine buğdayın Ve sarısına kır çiçeklerinin Şimdiyse öyle değil artık Ayaklarımdan bağlı değilim elbet Lakin duruldum Bir sıkıntı var içimde Asırlar boyu sürecek deseler, şaşırmam