Kayıtlar

Nisan, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

incir çekirdekleri

gereksiz anlamları yüklenip sırtıma kamburumla gezerim "nasılsın" der ordan biri alelade duymak istediği sıradan bir "iyi" dir halbuki dilim varmaz sanırlar ki bir garip,  durgun bu çocuk değilim dostlarım, değilim incirin çekirdeklerini sayıyorum hepsi bu başım dolu biraz.

yaşam

küçücüktüm kurban bayramı, yalvarıyorum beni de götürsünler kesime, göreyim götürdüler yatırdılar hayvanı çimene gözlerine bakıyorum gözleri çimende kesilmedi henüz, dakikalar var yattığı yerden gözü çimende imkanı elverdikçe, yemeye çalışıyor şimdilerde düşününce anlıyorum giderken idam sehpasına Rodrigo'nun gitar konçertosunu dinlemek istemişti insan, hayvan, bitki fark etmiyor hayat öyle bir şey ki son saniyesine kadar yaşatıyor karnı acıkıyor bir kurbanlığın kesimine dakikalar kala müzik dinlemek istiyor siyasi suçlu sehpasına giderken belki kaşınan sırtını kaşıyor, parmaklarını çıtlatıyor, kurumuş ağzı, su içmek istiyor belki hayat bir kez karıştı mı çıkana kadar yaşatıyor ve yaşam dediğimiz şey, ne garip ölüme 5 kala aşık bile edebiliyor insanı, delicesine

yaşlanıyoruz

yıllar önce bugün doğurmuş annem beni Adapazarı'nda bir hastanede gecenin köründe açmışım gözlerimi biraz ağlayıp sonra susmuşum her bebek gibi çocukluğum bahçeli bir evde, toprağı suyla karıp çamuruna ot doğramakla, komşunun çocuğuyla maç yapmakla ve çok kitap okumakla geçti pazar günleri kurulurdu pazar en inanılmaz tesadüftü benim için zamanla şaşırmamayı öğreniyor insan artarken şarkılara ve şiirlere atfedilen anlam yaşlanıyoruz

Nisan

Adını gençlik koydum bahanelerimin arkasına sığınıp seni düşünüyorum vakitli vakitsiz Ağaçların çiçek açması, süt mavi gökyüzü, parıldayan güneş, bahanesi hep nisanın.. Belli ki güzelliğinle yarışıyor, Unuttum ben çoktan baharı Seni izliyorum, Nisanın pek şansı yok

buz gibi

içim sıkıldı yok yere nisan diyor takvimler, yalan uykumda bile aralık ayındayım sanki buz gibi hep rüyalarım