Rigor mortis

çabaladım çalıştım tüm ödevlerimi de yaptım 5 yıldızlı pek iyi aldım yüzümde çizgiler, saçımda aklar belirdi yine de alamadım o güzel kokulu portakallı şekerlemelerden anlattılar arkadaşlarım başka mahalleler de varmış şekerlemeler çok ucuz, misketler bedavaya yakınmış dediler ki bana, sen de git hem şekerleme alırsın, hem misket misket güzel elbet, şekerleme de ama aklıma takıldı işte gidersem başka bir mahalleye, akşam olup güneş batınca kim balkondan bana seslenip "hadi geç oldu eve gel" diyecek?

Tutulur dil, an gelir Yanar avuçlarımın içi, gök mavi Kurur dil, an gelir Nemli alnımda güneş, gök mavi Dolaşır dil, an gelir Dalar gözlerim, gök mavi Çözülür dil, an gelir Tuzlu gözyaşım, gök mavi

Otobüsteki güzel kız Sarılmış yakışıklı çocuğa Çocuk kızın saçlarını, Kız çocuğun kolunu okşuyor Yanda, patiğinin üzerine terlik giymiş Yuvarlak suratlı teyze Civcivlere özenmiş olsa gerek Durmadan cikcikliyor

Neyi bekliyorsun? Daha fazla şiir mi? Mutluyken yazamam ben Yazdırma

Nasıl bir şeysin ki sen, Gittin gideli Babamla muhabbetim azaldı.

Kedi köpek sahiplenir insanlar Ben yıldız sahiplendim Belki seversin diye hepsini göğe serdim Tam yedi tane Beğenirsen toplayıp gökten saçlarına tak Erişemezsen haber ver Benim boyum yeter

Ne düşünüyor acaba Çok düşünme diyenler, Yağmurlu bir akşamüstü Yalnızken?

Ben ki kızıp oyuna Bankette tek başına oturan çocuk Yıllar geçmiş Herkes gitmiş Oyun bitmiş Kimse de gelmedi bak gönlümü almaya Oturmuş hala boş boş bekliyorum

En huzurlu hissettiğim yerden Çok uzaktayım Kaybettim yolumu Geri dönemiyorum Karanlık bir odada nefesimi dinleyip, Haftasonu hiç bilmediğim bir oyuna Aldığım tek kişilik bir bileti Kullanmayı bekliyorum. Sahiden tiyatro sahnesiymiş hayat

Osuruk böceği basmış birkaç semtini İstanbul'un Öyle diyor yandaş haber ajansı Dolar sayıyor bir avuç ihracatçı Komşu Ali, konsolos kelimesinin anlamını aratıyor Bin beş yüz elli liralık ikinci el telefonundan. Aynı sırada gariban babam mandalina soyuyor anama Anam bulaşık yıkarken mutfakta Ben o sırada otobüs bileti kovalıyorum İstanbul'a Pazar akşamı gelip çatıyor Ve yine ben,  çocukluktan beri yaşadığım aynı yalnızlık duygusuyla  Yola çıkıyorum Bakalım nereye varacağım

Dün gece gördüm, Ay'a merdiven dayamışlar. Tırmandım bir gayret. Yukardan baktığımda Gözlerim seni aradı,  Bulamadım Benim için küçük, yalnızlık için büyük bir adım

Bitmiş şişeye Son bir bakışım Havalansın oda diye, Pencereyi açışım Ve küfrederek biten geceye Masanın üzerinde ne varsa Dolduruşumdur siyah poşete Yalnızlık

Koca bir orman var yanı başımda Pencerem açık Rüzgar tatlı tatlı vuruyor suratıma Ellerim başımın altında Uzatmışım bacaklarımı Karnım tok Halletmem gereken işlerin hepsi tastamam Alnım ak Sırtım pek Nefes alamıyorum. 

dik yokuşun yanındaki evi önünde yer çekimine karşı yalnız başına top oynayan çocuk bayır yukarı tekmeleyip topu geri dönmesini bekliyor usulca ben tırmanırken yukarı bir başıma, bir kedi yattığı yerde uyukluyor mahallenin dilberi saçlarını tarıyor pencere kenarında bu nasıl bir klişe ya? bakıyorum mahallede yangın falan yok ne yani ben miymişim yanan?    

Serin bir nisan gecesinde Rüzgar tarafından bölünüyordu sözleri Balkonda oturan meraklı yaşlılardan başka Bir tek Ay izliyordu bizi Ve çiğnediğimiz tek yasak değildi Karantina gecesi maskesiz dolaşmak Bana ne zaman bir titreme gelse bu mevsimde Bilirim ki başım belada

Kamil sen çocuk yüzlü adamsın Terlemiş bak süt kokan bıyıkların Hala geceleri dondurma sayıklarsın Çizdireceksin sonunda kestaneyi Senin çok akıllı olman lazım

nefes borcum mu var, içimde bir canavar gibi yükselen bu caniye? yüreğimden fırlayıp uzatmış kolunu boğazıma kadar, sıkıyor düşmanını boğazlarcasına  belli ki öldürecek beni sonunda hem de beni, benim kollarımla söz geçiremiyorum ve ben açmamak dileğiyle kapadığım bu gözlerimi açarken her sabah içimdeki bu caniden özür diliyorum.

Paslanmış bak kalemim, İşleyen yerlerim analitik düşünüyor Bir dize geldi aklıma bugün Yazacak kağıt bulamadım

Vurur gölgem geceleri Alt kattaki parmaklıklı camlara Amcanın biriyle göz göze gelip İçeri gireriz utana sıkıla Seyre dalıp mavisini göğün Kot farkına aldanırım Nerdeyim ben? Yüksekte mi, alçakta mıyım? Vurur gölgem geceleri Çalıştığım plazanın çatısına Güvenlikle göz göze gelip İşimize döneriz utana sıkıla Seyre dalıp beyazını ekranımın Kot farkına aldanırım Bak yine karıştı kafam Nerdeyim ben? Yüksekte mi, alçakta mıyım?