Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

üç deli

şaşı mustafa pablo ben oturduk bir yerde laflıyoruz sanıldığı gibi öyle fransız aksanı yok pablo'nun mustafa desen, garibim mahalleliyi dikizlemekten şaşı kalmış pablo salamanka'dan bi' şeyler anlatıyor her zamanki gibi babasını duvar dibinde bırakmışmış.. ulan senin babanı mahallede herkes tanır, yeme bizi şimdi sor bak mustafa'ya anlatsın bizim oranın kuşlarını anlatmak üzere sözünü balla kesiyorum pablo'nun deli miyim neyim, sırası mı şimdi kuşun?

kuş

nedendir benim bu kuşlara sevdam? nerden gelir kanatlarına hayranlığım? rüzgarına denizin yeşiline dalın vuruluşum neden? baharı böylesine bekleyişim bundan mı acaba? bilmem

zaman

bir hışımla sarıldım yine kalem kağıdıma dedim ki dünyanın en güzel şiirini yazacağım içinde hüzün de olacak, sevinç de vuslat da olacak, hasret de sevda da olacak, nefret de sarıldım, sarıldım lakin yazamadım anladım ki zaman lazımmış meğer mürekkepten evvel

topal Ulviye, amcam, ben, sen ve kargalar

kafamın içinde kelimeler dönüp duruyor yakalayıp kirpiklerimle akıtıyorum yanaklarıma ağzımdan dökülüyor kurduğun o son birkaç cümle eski dostlardan bir kaçını hatırlıyorum ve birlikte içtiğimiz o tenha kafeyi.. vay be ne çok Ataol Behramoğlu okurdum o zamanlar amcam balta, ben sapı topal Ulviye desen artık emekli ikramiyesi kuyruğunda, tam gülesimiz gelecek pırr.... sekiz on karga

firavunun halleri

Firavun ağlıyor altından tahtında tanrı kral mı değil mi ister ağlar ister güler kullarım selamlıyor beni yırtık elbiselerinin içinden bir kilo fındığı dişleriyle kırıp yemiş aptal gülümsüyor burnundan solucanlar taşarken ne dediği anlaşılmıyor apartmanın arkasına dolaş bi bakayım diyor firavun ağlıyor işte hüngür hüngür oysa sadece sevişirken ve bir de tuvalette hatırlamaz mıydı insan olduğunu? sanki iki eylem de insana özmüş gibi ne kadar benciliz ya bak sen.. dur yere güceniyorum bi' akşam üstü

yarım

Yitik mürekkebimle doldurmaya çalışırken beyaz sayfaları hikayelerimin sonu hep yarım kaldı kitaptan kaldırıp başımı penceremin mavisine bakayım dedim gözüm karşı apartmanın damlarında kaldı bir dize geldi aklıma gecenin bir vakti, kuşlarla ilgili, uçtu gitti hepsi ellerim bak boş kaldı