Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sistem

Psikiatrinin kapısı önündeyim Koca bir kuyruk önümde “Sistem bozuk, ondan böyle” dedi hemşire “Biliyoruz” dedik hep bir ağızdan

5 ay sonra 5 kapı

Hemşirem hamile 4 aylık Yanına ulaşmak için tam 5 kapı geçmek gerekecekmiş Büyüdüğünde bizim yumurcağın Yani anlayacağınız çok önemli bir delikanlı olacak Dayısı avaredir kendisinin Şiirler yazar doğmamış sabiye Ve bata çıka hayat çamuruna Ölümü bekler Atmosferi gündüzleri hep şiddetli Geceleri pek yağmurlu geçer 5 ay sonra belki Biraz da olsa güneş açar Aman sağlıklı olsun da…

Böğürtlenli şeker

Seçtiğine inandığın şeylere dön bi bak Kaçını gerçekten kendin seçtin? Belki de mahalle bakkalında bulunan  yegane şey olduğu için  portakallı şeker Şimdilerde gidiyor gözün hep Böğürtlenli olana?

20’lerim?

Nasılsın? Sorusuna “Daha kötü olduğum zamanlar olmuştu” Diyebilmekmiş 30’lar Nerde kaldı  insanın      kendi kaderini         yazdığına inanan 20’lerim?

Egolar

Küçük saçma oyunlar Hepsi çok akıllılar Minik minik insanlar ama Dev gibi egolar

Annem

Öyle bir kadınsın ki sen Derin kederler arasında birleştirip  Tamı tamına 1000 parçayı geçip muhteşem manzara karşısına İçebilirsin demlediğin çayı Ve ben görmezden gelip gözündeki yaşı Öpebilirim seni alnından sımsıcak

Zamanla sınırlı

uçsuz bucaksız evrende şuncacık yerdedir ayak izlerim lakin aklımın dokunmadığı  yerler zamanla sınırlı

Anatomi

Kaburgalarım açılırken fermuar gibi iki yana Pıt pıt atan zayıf kan pıhtısının altında İçi zehir zıkkımla dolu torbadadır yangınım

Ayna

Ağlar durursun yaşam da yaşam Ölüm de ölüm Geberip gidemedin 27 yıldır Beceriksiz seni…

John 13

Ekmek banıyorum beynimin kimyasına, Yahudaya uzatıyorum Akşamları ibadet ediyor, geceleri uyuyamıyorum Bir kese şıngırdıyor 30 gümüş dirhem Her sabah uyanıp çarmıhlara geriliyorum Her şeye rağmen inişli çıkışlı bu hayat 3 gün geçiyor sonra yine diriliyorum

Var yok

Müjdesidir var olmak, yok olmanın Görmedikten sonra bir kez olsun var olmanın ağırlığını Ne anlamı var yok olmanın?

Kırık

Böbreklerimdeki cam kırıklarını kusuyorum Biraz kan biraz irin akıyor Türkçe öğürüyorum İngilizce duyuluyor Saggard/irlanda

Coğrafya

Köpeğim olmadığı için  bahanesi de yoktu  gece 11 de tek başıma yürümemin sokakta Ya sarhoş olacaktım Ya uyuşturucu satacaktım Ama düşünceli değil Bu coğrafyada

Çok seviyorum

Çok seviyorum sarhoş olmayı biliyorsun Sarı yanan sokak lambaları altında zikzak çizmeyi En güzelini bulmayı söylenecek sözün Ve düşünmeyi yıldızlar altında Biliyorsun Biliyorsun çok seviyorum sahili geceleri Yalın ayak yürümeyi kumsalda Ballı ketçaplı tavuğu Ahmet kaya dinlemeyi Kuşları Çok seviyorum Çok seviyorum romantik solu Marşları çok seviyorum Ve konuşmayı eşitlik üzerine, çok seviyorum Şiirleri çok seviyorum biliyorsun Şairleri çok seviyorum Sefalet çekmeyi, Parasız kalmayı, Başarılı olmayı, Çok çalışmayı Ve hiç durmadan yaşlanmayı çok seviyorum Biliyorsun akıp gidiyor zaman Ben bir ucunda dünyanın Ölüyorum Çok seviyorum ben ölmeyi Biliyorsun 

Hep aynı

Alarmları çalıyor odaların birbir Bir köle uyanıyor sabaha karşı Penceresi değişiyor 6 ayda bir Kendi değişmiyor hep aynı

Cumartesi

Girdiğimde adını çoktan unutmuştum pubın Ve ısmarladıktan 2 dakika sonra biramı, Ne içeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Oysa gözlerimi kapadığımda seni göreceğimden, Günlerden cumartesi olduğu kadar emindim

matah

kahveyi uykumu bastirmak icin degil ellermi isitmak icin iciyorum disariya hava almak icin degil icerde kalamadigim icin cikiyorum 27 yasina yasadigim icin degil olemedigim icin girdim ve istemini cektigim ne varsa gordum ve gorecegim kesin, degil matah bi' sey olum

kosedeki kucuk bufe

eskittigim yalnizliklarin yenisini almak icin sehir merkezine gittim bugun pazar gunu diye saat 8'de kapaniyor her yer. ben de bosverip, kumbaramda biriktirdigim sessizlikleri 4'lu bira almak icin bozdurdum kosedeki kucuk bufede  

goruntu

disbukey bir ayna gibi zaman dagitiyor goruntuyu anilarla dolduruyorum yuzumdeki cukurlari yine de eskisi gibi olmuyor

Ava giderken avlanmak

Ne zaman yeşil parklarda güneş avına çıksam hep yağmura vuruluyorum sen kokuyor toprak

Bilirkişi

Her çeşidini bilirim yalnızlığın Tek başıma yerim akşam yemeklerini Ve tostla geçiştiririm kahvaltıları Filmleri yalnız izlerim Şarkılarda gözlerim kapalı. Akşam gezmelerinde kulaklık Otobüslerde uyku. Restorantta tuvalet yanı Pubda bar taburesi. Kalabalıkta duvar kenarı Yabancı dilde boş gülümseme El sallayıp tenhaya yürüme 4 duvar arasında sabahı bekleme Hastayken ateş, Sarhoşken sızı, Ağlarken ayna Bol bol yürüme Alakasız kişilere naber 3 numara saç traşı 5 euroya sandviç-kahve Otobüste telefon şarjı İş yerinde tam odak İş çıkışı market, şarap Olur olmadık yerde küfür Balkonda sigara Sokaktaki yaşlıya merhaba Yatak içinde saatlerce telefon Haftasonu uyuklama Rüzgar uğultusu Köpek uluması Soğuk mont kokusu Ezbere bilirim yalnızlıkları Lego gibi bozar baştan yaparım Kodunu yazarım, Modellerim resmini çizerim Şiirini yazarım Her dilde anlamını bilirim Sarhoşken tersten okurum Bana yalnızlığı sorun her türlüsünü bilirim.

Aldırmayışım

Geceleri kusarım boş sayfalara Sabah olunca adına şiir derler Bundan mıdır acaba, Uzamasına rağmen günlerin, Aldırmayışım?

saymak

gunleri saymayi birakana kadar burali degilmisim biraksam burali mi olacagim? birakmasam nereli?

Ocaktan kalma çam ağacı

Gözlerim sahipsiz kalıyor, Alelade bir sohbette. Süslerini sayıyorum ben de Ocaktan kalma çam ağacının.

Yaban ellerde yasayanlara tavsiyeler

Ise giderken boguluyorsan karanliktan, Christmas gectikten sonra bir ay daha sabret Noel isiklarinin yerini gunes alacak ancak uyarayim, gunes cozum olmayacak

Yolculuk

Ucaktan hizli goturur insani memleketine bazen Belli belirsiz bir salcali ekmek kokusu

Yeterli

Bugün düşsem  kalkmam yarını bulur Ağladığımda kurutmak yanaklarımı En az üç gün Acıkıyorum, Tam beş gün sürüyor doymam Üşüyünce, Kor ateşleri bile söndürüyor ellerim Oysa seni bir kere canlı kanlı görsem, Yeterli