Kayıtlar

Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tut ellerimi

Resim
Hayatıma dokunduğun yerlerim acıyor bir vapurda khalkedonun bir sokağında yahut beşiktaşta bir bistroda acıyor hayatım nakış nakış içime işlemişsin bakışlarını dikiş tutmuyor yüzümde artık tebessüm yeni bir halı serdim odama bastığım her yer dik yamaç serdiğim halı uçmuyor bastığım yerler acıyor tut ellerimi bir kereden bir şey olmaz diyerek kötü bir alışkanlık gibi zerk et ciğerime nefesini ihtiyacım var yangınlarına sırat köprüsü gibi uzanmış saçlarından düşüyorum sonsuz bir uçurumdan atlıyorum sanki tut ellerimi

Günah

Resim
günaha girdik sevgilim ağzından salyalar akan kudurmuş bir köpek anlar bizi önünden yemeği alınmış ve hırçın bir hançer saplanmış acımın sırtına sızan kanla beslendin sen ve doymuyorsun günaha girdik ve giriyoruz yaramaz bir çocuğun uyarıya rağmen devam etmesi gibi. erosun okuyla dalga geçerken aşkı becerdik bile isteye kahpeydik.. gülüyorduk masumiyete sakız çiğniyorduk ciddi konuları dinlerken kural tanımaz bir ruh hali olsa gerek çalan zile aldırmadan sevişmek umursamadık gerçekleri hiç bi' İstanbul biliyor bunları bir de biz İstanbul sen ve ben bozuldu birlikteliğimiz yanacağımız ateşler koymaz bize sevgilim tecrübe ettik dünya gözüyle sıcağı tene değen ne ki? kalbe düşen korun yanında..

Mont

sonbahar kışın habercisi karıştırırım kışlık montumun cebini memlekete iki bilet buldum biri gidiş biri dönüş omzunda birkaç sim lekesi beden onarır kendini mont onarmaz kalır yaşananların izi açtım penceremi eylül üfledi en ufak anılara bile nüfus etti eski tabii artık mont yenisini almak gerekli ruh yılan derisi değil ki.. mevsimden mevsime değişmiyor havası değiştikçe semtin bir üflemede kendini hatırlatıyor montumun rengi gibi zifir olmuş mevsimler işte böyle geçiyor

Akan saat

Seni gördüm bugün, Atilla İlhan'ın bir şiirinde Şair şaşı Mustafa'nın yalancısı Ben şairin Düşündüm Mustafa neden şaşı Seni değil Mustafa'yı düşündüm Bunun sebebi bence, Sürrealist bir tabloda akan saat

Geçti artık Müzeyyen (4)

Resim
Müzeyyen merhaba, nasılsın? Sağ olasın ben çok iyiyim. Kendime bir sürü yeni uğraş buldum, takılıyorum. Sen de uğraşıyor musun bir şeylerle? İnsan kendini meşgul edince inanılmaz rahatlıyor. Teoman şarkısında diyor ya "yakmıyor elimi artık bu kaynar sular, yoruldukça kaybolur acılar" çok doğru söylüyor. İnsan en başta nefes alamayacak gibi oluyor ya da daha kötüsü "alsam ne değişir" moduna giriyor ama bir süre sonra geçiyor be Müzeyyen. Yara kabuk bağlıyor, kabuk sertleşiyor ve hatta bile isteye tatlı tatlı kaşıyorsun. Ben bilimsel şeyleri takip ederim Müzeyyen bilirsin. Snaps adı verilen sinir köprüleri varmış beynimizde. Bir şey düşündüğümüzde düşündüğümüz şeyle ilgili snapslar artıyormuş ve arttıkça kafamızda daha bir yer ediyormuş o düşündüğümüz şey. Beynimin seninle dolu olmasının sebebi işte bu sinir köprüleriymiş Müzeyyen. Bazen diyorum alsam elime bir makas tek tek kessem hepsini ama çok üşeniyorum Müzeyyen. Şimdi memleketimdeyim ailemin yanında. Annem ...

Kurumuş yaprak

Şimdi sonbahar Bilmezsin sen kurumuş yaprakları çıtırdatmayı İlkbaharın sıradan bir çiçeğinden alıp adını Söyle, nasıl bu kadar güzel kokabildin?

Arar oldum

Eskiden yürüdüğümüz sokaklarda gezer gölgem Üstelik hava karanlıkken Kim olduğumu bilmeyen kalabalıklar içinde ben İnan bana aslında hiç istemeden Gözlerini arar oldum