Geçti artık Müzeyyen (4)


Müzeyyen merhaba, nasılsın? Sağ olasın ben çok iyiyim. Kendime bir sürü yeni uğraş buldum, takılıyorum. Sen de uğraşıyor musun bir şeylerle? İnsan kendini meşgul edince inanılmaz rahatlıyor. Teoman şarkısında diyor ya "yakmıyor elimi artık bu kaynar sular, yoruldukça kaybolur acılar" çok doğru söylüyor. İnsan en başta nefes alamayacak gibi oluyor ya da daha kötüsü "alsam ne değişir" moduna giriyor ama bir süre sonra geçiyor be Müzeyyen. Yara kabuk bağlıyor, kabuk sertleşiyor ve hatta bile isteye tatlı tatlı kaşıyorsun.
Ben bilimsel şeyleri takip ederim Müzeyyen bilirsin. Snaps adı verilen sinir köprüleri varmış beynimizde. Bir şey düşündüğümüzde düşündüğümüz şeyle ilgili snapslar artıyormuş ve arttıkça kafamızda daha bir yer ediyormuş o düşündüğümüz şey. Beynimin seninle dolu olmasının sebebi işte bu sinir köprüleriymiş Müzeyyen. Bazen diyorum alsam elime bir makas tek tek kessem hepsini ama çok üşeniyorum Müzeyyen.
Şimdi memleketimdeyim ailemin yanında. Annem hep el üstünde tutuyor beni rahata çok alıştım, okullar açılıyor İstanbul'a dönücem. Nasıl idare edecem hiç bilmiyorum Müzeyyen.
Havalar serinledi iyice, klişedir "kalın giyin üşütme" falan yazılır ama hiç içimden gelmiyor. Keyfim fazla yerinde bu aralar salak salak her şeye gülüyorum, yaklaşık 10 kilo aldım spora falan gidiyorum ve eskiden düşündüğümün yarısı kadar bile düşünmeden yaşıyorum hayatı ama sıkıldım be Müzeyyen. Durgunluk ve melankoliyle yaşamaya alışmış bünye. Snapslar sırf keyiften de olsa kan ağlamak istiyor.
Artık günler de kısalıyor, sonbaharı çok seviyorum ve hızlıca geçecek diye ödüm kopuyor. Şimdi yapraklar falan dökülmeye başlayacak. Sonbahar depresyonu diye bir şey çıkacak başıma, hani başta da dediğim gibi yarayı tatlı tatlı kaşımaya fırsat doğacak. Neyse Müzeyyen yine çok konuştum, babam çağırıyor gitmem lazım.

Geçen ayın en beğenilenleri

Tuzla belediyesi ve şeytan