sulu sepken bir huzursuzluk vururken pencereme hırçın rüzgarın sesini dinlemeye koyuldum ne garip, hatırımda değil belki bir belki iki yıl önce başka şehirde,başka bir evde yine penceremden bakarken başka bir ayda şiir düşünmüştüm yine yine sevdalıydı başım aklım duman yine hastaydım üstelik bir kırgınlık, halsizliktir gidiyor lakin farklı bir şiirdir şimdi yazdığım her birimize bir fonksiyon tanımlamış, sen de yaradan ben bi' şey demeyeyim hayat denilen bu hapis ha babam doldurur zamanı içimize sen korkuluğuna ekmek kırıntısı dökersin sabah kuşlar yesin diye ben küfrederim her sabah bugün de ölmedim diye ne olacak bu işini sonu bilmem