Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tebessüm

Resim
Gelen baharı selamladım bugün heyecan yoktu içimde, hızlanmadı namzım lakin her gün yürüdüğüm sokağa çiçekler ekmiş belediye esen hafif rüzgarda sallanıyorlardı küçük bir tebessüm hediye ettim  mor renkli peyzaj çiçeklerine tebessüm çok değerli şu günlerde her yüzde görmek zor, kara borsaya düştü kahkahalar parayla satın alamazsın, o derece değerli dolardan hızlı yükseliyor içten bir "merhaba" nın değeri değiş tokuş ediliyor iltifatlar. bugün sevdalar üzerine düşünmedim mutluluk üzerine düşünmedim saçların ve gülüşün üzerine çok fazla düşünmedim sadece yürüdüm hep o yürüdüğüm sokakta gelen baharı selamladım küçük bir tebessümle tebessüm diyorum, tebessüm çok değerli şu günlerde.

Yarıya kadar açık pencerem

Resim
yarıya kadar açık penceremden şehrin sesi süzülüyor içeri karmaşık, heyecanlı fakat oldukça yorgun iyiyim, merak etme.. bir fincan filtre kahvenin ardından Rodrigonun gitar konçertosunu dinliyorum her seferinde farklı şey hissettiren uhrevi bir müzik, yorgun şehrin uğultusuna karışıyor buruk bir tat bu. bugün gözlerimi kapatıp güneşe döndüm yüzümü göz kapaklarımda akan kanın yansımasını gördüm aynı sıcak kırmızılığı yanaklarında görmüştüm en son seni hatırlattı güneş bugün esen rüzgar seni hatırlattı kokunu getirmez belki bu şehrin havası, çünkü yorgun fakat ben ne zaman yasemin görsem, anarım seni tüm dini ve milli bayramlarda seni kutlarım haksızlık etmeden gelecek güne  geçmişi sık sık anarım karşısında meydan okurcasına dikilmiş kör duvarlara rağmen yarıya kadar açık penceremden dünyayı izliyorum içinde sadece sen varsın

Sen, ben ve titanik

Resim
sevgilim, sahi nasıl battı ama titanik? çarptığı buz dağından sonra, korku dolu çığlıklarla ağır ağır. izlediğimiz filmlere benzemez gerçek hayat çalmaz her müzisyen batan gemide öleceğini bilen bir çalışan, can yeleği uzatmaz üst sınıf bir yolcuya kolay kolay aşık olmaz eğer çok zenginse bir kadın, fakir bir adama sevgilim sahi nasıl battı ama titanik? sen ve ben de olabilirdik belki o gemide üstelik kaldırıp tüm statüyü, aynı sosyal sınıf içinde karşılaşır gibi ilk defa sanki Taksim’de buluşup o geniş güvertede batmadan önceki son on-on beş dakika içinde hiç öpmemişim gibi seni hiç sarılmamışım gibi kollarına hiç duymamışım gibi sesini hiç koklamamışım gibi saçlarını bata-çıka derin hayallere ölümle dans ederdik belki birlikte buz gibi suda, bir gece yarısı

Bana bir şiir borçlusun

Resim
bak bu gün çok güzel bir imge gelmişti aklıma ilk fırsatta yazayım, yoksa unuturum derken göz göze geldik aklım başımdan gitti bana bir şiir borçlusun saçlarının kokusuyla ödemeye kalkma imgemin yanından geçemez sert bakışlarına kalsa yüzüne bakmaya değmez lakin, tanrısal bir güzelliği paylaşmamak yakışmıyor sana oysa doldurmalısın güzelliğini paket paket kahkahalara dik başını indirip biraz aşağıya selamlasan diyorum kullarını, ne çıkar? bak bu gün çok güzel bir imge gelmişti aklıma yürüme öyle bir daha, taş olursun içinde kötülük yok elbet bilirim lakin bana bir şiir borçlusun

Birkaç kitap ve yumurta

Resim
Tuşlarda titriyor ellerim, yazacağım iki üç mısra için ne gerek vardı lanet okumaya? Beşiktaş'a diye çıkıp yola yumurta alıp döndüm eve serin bir rüzgar sıyırdı saçlarımı umduğum gibi gitmedi hayat içim titredi nisan ortasında bu havalar yalan söylüyor bana sanıyor musun ki kanarım artık ses tonuna? zamanında okuduğum, şimdilerde konusu bile aklımda olmayan birkaç kitap duruyorlar çekmecemde sen olsan tekrar okur muydun?

Sevemedim

Resim
Ilık rüzgarların estiği bir nisan gecesi doğurmuş annem beni gözlerimi bir hastanede açmışım gecenin köründe doğmak zor, sabaha kadar uyku tutmamış beni pek değişmedi sonrasında bu huyum büyüdükçe anladım pek sevemedim ben buraları anlatılan masallardan mı yoksa, okuduğum kitaplardan mı bilmem kaçıp gidesim geliyor herkesten hoş kimin umurunda diyorum sonra kendime otur işte oturduğun yerde gidemiyorum. ama ne zaman bir gece vakti seyre çıksam yıldızları ve bir uçak görsem uğultusu belli belirsiz gözüm takılır bilirim kucak açmaz uzak diyarlar gelene gidenin yokluğunu da fark etmez kimse lakin sevemedim buraları affet anne

Güzel bir bahar akşamı

Resim
Güzel bir bahar akşamı insan ne ister? nisanı ortalamışsın gençsin üstelik sağlıklısın çiçekler açıyor, erik mevsimi yaklaşmış yürürken bir sokakta ansızın minik kedi yavruları görebilirsin bir hırka yahut kısa kolluyla çıkabilirsin dışarı markete inerken terlik giysen de olur geceleri seviyorsan uzayan günlerden şikayet edebilirsin belki lakin gevşeyen gönül yaylarını tıngırdatmak için ışıkların sönmesine ne gerek var? ne yapacaksan aydınlıkta yap korkma güzel bir bahar akşamı insan ne isterse onu yap korkma

Ben

Resim
kıpkırmızı gözlerinin arkasında derin düşünceler yatardı koşar adım yürür her daim bir yerlere yetişmeye çalışırdı yola geç çıktığından falan değil, erken gitmek için de değil elbet huyu kurusun aceleciydi hayata beş dakikası boş geçmez geçse de düşünerek geçerdi yarını düşünme huyu yüzünden döktü saçlarını, her pazar yıkadığı yastık kılıflarına düzenli yaşamayı sever, düzensizliklere bile planlayarak karar verirdi daha iyi düşünebilmek için dinlenir daha iyi çalışabilmek için uyurdu öyle beş altı saat falan değil tam sekiz saat bilse de gereksiz olduğunu çabasının başka türlü yaşamayı reddederdi söylenenlere kulak asmaz, çok konuşmazdı her yıl iki kere hasta olur üç günde iyileşirdi iki fincan kahvesini içer arada sırada şiir yazardı kanal boyunca dizili çınar ağaçlarının olduğu gündüz yağmur yağıp, gece dolunayın çıktığı bir yerin hayalini kurardı Orhan Veli’yi saygıyla anıp rakısını yudumlardı meseleydi onun için to be or not to be bu yüzden olsa gerek çok düşünür, az yaşardı. ...