sarhoşum, hem de çok, hiç bilmediğin kadar sarhoşum, ezbere bildiğim şiirleri unutacak kadar sızıp kalıyorum taksimde yahut beşiktaşta rüyalarıma giriyor yüzünün silüeti ters ışık alma sevgilim. sarhoşum yalan yok, çok içtim sarhoşum elim karnımda kusabilirim öp bir kere ne olursun bak kokun geliyor burnuma sarhoşum, karnım acıkıyor durduk yere sarhoşum, uyursam susarım bilirim su ver bana yüzdüğün nehirleri içesim var tehlikeliyim anlayamazsın sarhoşum, bağırsam sesim çıkmaz sarhoşum, yapamayacağım şey yok ruhen ama yapamam bilirim gaza getir beni babandan isterim elimde bir buket çiçek genelev kapısında beklerim yüzsüzüm tükürme artık yağmur sanabilirm sarhoşum, koluma gir ilgiye ihtiyacım var sarhoşum, yüzüme su çarp açılayım biraz ortalık çok fena yalnız bırakma beni sarhoşum işte sarhoş birazcık anla beni.
İnsan bazen başından geçen kötü şeyleri bile kaydetmek istiyor işte. Gece saat 8 suları, evimde çay içerek izleyecek film arıyorum. Bir de müzik var tabii arka fonda keyfim yerinde yani. Sakin hayat yaşamayı severim ben zaten, öyle sessiz sedasız yaşıyorum. 1-2 güne yaz okulumun vizesi var ancak çalışmalarımı tamamladığım için endişem yok. Telefonum çaldı, yerimden doğruldum. Arayan kişi babamdı, her gün muhakkak arar eğer o aramazsa mutlaka ben ararım. Açtım telefonu, ağlıyordu. Babamı en son Marmara depreminde ağlarken biliyorum onu da hayal meyal hatırlıyorum. Konunun 2 yıldır akciğer kanseri olan dedem olduğunu anladım hemen. "Yapma lütfen" diyebildim sadece. "Gerekeni yap" dedi kapattı telefonu. Gerekenin ne olduğu belliydi, yarın ilk otobüsle dönmem gerekiyordu. O gece arkadaşımı davet ettim eve sağ olsun kırmadı geldi. Yalnız geçiremezdim geceyi en azından öğrendikten sonraki 1-2 saati. Arkadaş gittikten sonra dedemin ölümü ve ben kaldık sadece odada...
Ise giderken boguluyorsan karanliktan, Christmas gectikten sonra bir ay daha sabret Noel isiklarinin yerini gunes alacak ancak uyarayim, gunes cozum olmayacak
dilim kupkuru uyandım bu sabah yatağım çöl evde su yok yüzümü yıkamadan ve gözlerim kapalı ayağımda terlikle çıktım evden her şeye kızgınım her şeye nietsche' ye sövüyorum yine dilim kupkuru insanlar gülüyorlar insanlar hep gülüyorlar sel oluyor gülüyorlar savaş çıkıyor gülüyorlar ben nietsche'ye sövüyorum nietsche kızgın tanrıya ben tanrıya kırgınım nietsche okuyorum kendimden gizli okuduğumu görmeyeyim diye geceleri yapıyorum bu işi dilim kupkuru
özlemim, yaz gününde bitkin düşmüş güvercin sen şekerli suyum. hava sıcak ateşler çıkıyor isyanımdan bir çocuk hıçkırıyor gülüşün gibi seni anıyorum simsiyah kömür olmuş şehir, yanıyor saçlarını anıyorum bir rüzgar, Nazım'dan bir şiir gibi hatıran bekliyorum geceler boyu gel artık.