Ben kimim?
İNSAN KENDİSİNİN RÜYASIDIR
İnsan kendisinin rüyasıdır
Geçerken bir uçtan bir uca ömrünü
Yaşanılanlar anıya dönüştü mü
Geriye bir rüyadan izler kalır
Kimdi o çocuk ben dediğim
O delikanlı ben miydim gerçekten
Şimdi bir tren penceresinden
Başka yaşamlara bakar gibiyim
Zamanı eksilten saniyelerden
Sevinçlerden, üzüntülerden
Hangisi düş, hangisi gerçek
Sonunda sanki her şey eşitlendi
Geriye şiirler kalacak belki
Rüyanın gerçekliğine tanıklık edecek
Ocak 2008
Ataol Behramoğlu şiirlerini çok severim, bazı geceler saatlerce sesli sesli hatta bağıra bağıra okuduğum olur şiirlerini. Bu yazıyı yazmadan önce yine neredeyse bağıra bağıra şiir okuyordum. Çok kez okumuşumdur yukarıya alıntıladığım bu şiiri ancak son okuyuşumda beni derin düşüncelere sürükledi.
"Ben kimim?" sorusunu sordurttu. Bu sorunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
İnsan kendisinin rüyasıdır
Geçerken bir uçtan bir uca ömrünü
Yaşanılanlar anıya dönüştü mü
Geriye bir rüyadan izler kalır
Kimdi o çocuk ben dediğim
O delikanlı ben miydim gerçekten
Şimdi bir tren penceresinden
Başka yaşamlara bakar gibiyim
Zamanı eksilten saniyelerden
Sevinçlerden, üzüntülerden
Hangisi düş, hangisi gerçek
Sonunda sanki her şey eşitlendi
Geriye şiirler kalacak belki
Rüyanın gerçekliğine tanıklık edecek
Ocak 2008
Ataol Behramoğlu şiirlerini çok severim, bazı geceler saatlerce sesli sesli hatta bağıra bağıra okuduğum olur şiirlerini. Bu yazıyı yazmadan önce yine neredeyse bağıra bağıra şiir okuyordum. Çok kez okumuşumdur yukarıya alıntıladığım bu şiiri ancak son okuyuşumda beni derin düşüncelere sürükledi.
"Ben kimim?" sorusunu sordurttu. Bu sorunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
"Gnothi seauton" yani "kendini tanı" Apollon tapınağında altın harflerle yazılı bir sözdür.
İnsanlar tarihin başlangıcından beri çevrelerini, doğayı merak etmişler ve yorumlamışlar ancak insanoğlunun üzerinde düşündüğü en önemli konulardan biri de kendisini tanıması üzerinedir. İnsan anatomisi, psikoloji, antropoloji hep kendimizi tanımak üzerine geliştirdiğimiz bilimler değil midir?
Ben kimim? Hangi ben gerçek benim? 5 yıl önce ki ben mi, yoksa 10 yıl sonraki "ben" mi gerçek benim? Ya da benim kendimi tanımlamam mümkün değil ancak ben öldükten sonra arkada kalanlar mı beni tanımlayabilecekler? Ama onlar beni sadece gözlemledi peki gözlemleyemedikleri bilincim, hiç söylemediklerim, uktelerim, ruhumun derinliklerinde bulunan korkularım? Şiiri okuduktan sonra bu düşüncelere daldım. "Ben kimim?" sorusunu defalarca sordum kendime. Tek bir kişi olup olmadığımdan emin değilim mesela. İçimde bir sürü "ben" var. Bazı ben çok duygusal mesela, bazısı çok hırslı, kimisi sevgi dolu, kimisi suratsız bir depresyon silüeti.
Günü geliyor kişisel depresyonumu giyiyorum sırtıma öyle çıkıyorum sokağa, günü geliyor en sevgi dolu ve neşeli halimle gülücükler saçıyorum etrafa. Geçmişime dönüp baktığımda -tıpkı Ataol Behramoğlu gibi- kimdi o çocuk ben dediğim? O delikanlı ben miyim gerçekten? diye soruyorum. Şaşkınlıkla düşünüyorum anılarımı "gerçekten bunları yaşadım mı ben?" diye soruyorum kendime. Ataol Behramoğlu gibi hissediyorum, bir tren penceresinden başka hayatlara bakar gibi bakıyorum dönüp geçmişime.
Bildikçe bilgisizlik azalır sanıyordum mesela küçükken, öyle değilmiş. Öğrendikçe aynı oranda bilmedikleri de artıyormuş insanın. Kendini tanımak konusu da böyle işte. Kendimle ilgili bir şey keşfettikçe öğreneceğim yeni şeylerin sayısı da artıyor. Değişiyorum. Ölene kadar değişeceğim. Kendimi tanımak konusunda var olan derin merakım hiç bitmez diye umuyorum çünkü bu sonsuz döngü kırıldığında toprağın altında kişisel intiharımla baş başa olacağım, biliyorum.