Kategorize yalnızlık
İnsanlar bir konuyu anlamak için onu öncelikle kategorilere ayırır ardından her bir kategoriyi isimlendirirler. Ben de hayatımda anlamlandıramadığım bir konuyu seçtim bu gün, "yalnızlık". Yalnızlığı yaşayabiliyoruz, düşünebiliyoruz hatta bazen istiyoruz ama ne kadar anlıyoruz? Çekilen her yalnızlık aynı mıdır? Bence değil. Yalnızlığı herkes hayatının belirli dönemlerinde çeker. Ancak her şeye felsefi yönüyle irdeleyerek ve nedenlerini sorgulayarak bakmak gerektiğini düşündüğümden yalnızlık konusu bana oldukça önemli gelir. Bana sorarsanız yalnızlık iki çeşittir.
- Seçilmiş yalnızlık
- Mecbur kalınmış yalnızlık
Bu yalnızlık çeşidi öyledir ki seni acıtmaz. Şarabından bir yudum alıp arkana yaslanırsın ve gözlerini kapatıp kendini çalan şarkının ezgilerine bırakırsın ya işte öyledir bu yalnızlık. Senindir. Sahiplenirsin. O da seni sahiplenir. Bencildir kimseyi seninle paylaşmak istemez. Liseli aşıklar gibi hayatı unutup birbirinize sarılırsınız ayrılmak kopmak istemezsiniz dışarıdan gelen sesler sizi rahatsız edeceğinden herkesten kaçar olursunuz. İşte dikkat edilmesi gereken nokta buradadır. Siz yalnızlığınıza gömülmüş yaşarken bir bakarsınız ki zaman akmış, hayat değişmiş (siz de değişirsiniz elbette ancak kendi değişiminize o kadar konsantresinizdir ki çevrenizden tamamen kopmuşsunuzdur.) Bu noktadan sonra geri dönüşü olmayan bir yolda tek başınıza yürürsünüz ve bu geniş yolda sizin gibi tek başına yürüyen insanlarla da iletişiminiz olmaz çünkü çoğu yalnızlık şarabıyla sarhoştur ve taktıkları "iç dünya" kulaklığı size, onlara seslenme olanağı vermez çünkü duymazlar.
Mecburi yalnızlık
Tartışmalara oldukça açık bir yalnızlık çeşidi olsa gerek. Bunun bir çok nedeni vardır elbette ama ele alacağımız konu seçilmiş yalnızlık sonucu gelişen mecburi yalnızlık olacak. Yukarıda seçilmiş yalnızlık için acıtmaz demiştim. Bu acıtır. Telefon rehberinize baktığınızda arayacak tek bir kişi bulamazsınız. İçinizde anlatmak istediğiniz bir şey varsa ve fırtınalar kopartıyorsa yapılacak tek şey bir kalem kağıt alıp oraya yazmaktır. Bu nedenle severim kalem ve kağıdı. Hem yalnızlığını sabırla dinler hem de seni yargılamazlar. Acıyı dindirirler mi bilmem ama bana iyi geliyor diyebilirim. Seçilmiş yalnızlığın şarabını içersin ve hayatın akışına kaptırırsın kendini eğer adapte olur ve yaşamaya devam edersen senden mutlusu yoktur dünyada ancak eğer ki şarap etkisini yitirir ve sen adapte olamazsan işte o zaman hayatın boyunca kusturur sana o çok severek içtiğin seçilmiş yalnızlık şarabı.