Hizmetçiler-Jean Genet (Tiyatro oyunu)

Oyun Bakırköy belediye tiyatrolarına bağlı Yunus Emre Kültür Merkezi binasındaydı. Keyfi kaçar diye tanıtım afişini bile pek fazla incelemek istemedim. Her şeyin sürpriz olmasını istiyordum. Oyun başlamadan önce oyunla ilgili tek bildiğim: “iyi olmak kolay sıkıyorsa hizmetçiyken iyi insan ol” cümlesiyle anlatılmak istenen (ya da benim anladığım) sınıfsal çatışmaydı.


20.30 da başlayacak olan oyunun salonuna girdik. Küçük bir salondu ve doğrusunu söylemek gerekirse koltuk araları çok dar olduğu için bacaklarımı bile zor sığdırdım. Oyun başlayana kadar dekorlara göz gezdirdim ve beğendim. Zengin ve soylu bir aileye ait olduğunu düşündüğüm bir ev dekoru yapılmıştı. Oyun başladığında bacaklarımdaki rahatsızlığı unutmuştum çünkü oyuncuların performansının büyüsüne kapılmamak elde değildi. Özellikle karakterlerin iç dünyalarını yansıtırken yapılan ışık geçişleri oyunun büyüsünü arttırıyordu. 75 dakika süren oyunu keyifle izledim.

Oyunun kendisine gelecek olursak oyun başlamadan önce öngördüğüm sınıfsal çatışma konusunda yanılmamıştım. Kitap anlattığım diğer bloglarımda kitapların özetlerini yazmıştım ancak oyunun özetini yazmak istemiyorum çünkü birazdan yorumlayacağım sınıfsal çatışma konusu içinde zaten oyunun gidişatını anlayacaksınız. 2 hizmetçinin hanımefendilerini öldürmenin provalarını yapmasıyla başladı oyun. “Beceremezler” dedim kendi kendime, “cinayetin provası mı olurmuş?” bu işi gerçekleştirip gerçekleştirmemelerinin ne kadar önemi vardı bu da ayrı konu ancak önemli olan neden öldürmek istiyorlardı? Efendilerinin giysilerini onlar giydiriyor, yerleri onlar siliyor bulaşıkları onlar yıkıyor evi onlar topluyor efendileri ise sadece emirler vererek onları aşağılıyor. Büyük bir lütuf gösteren hanımefendi kullanmadığı eşyalarını hizmetçilere bağışlıyor.Hizmetçiler mutlu mu olmalı? 

Bu iki kız kardeş (hizmetçiler) aslında yaptıkları cinayet provalarıyla bizlere ezen-ezilen, proleter-burjuva ilişkisini anlatıyorlar. Bu ilişkiye son vermek istiyorlar. Başkası için çalışmaktan, başkası için yorulup kendilerini kendi iç dünyalarında dahi hor görmekten yorulan kardeşler evi kundaklamayı bile düşünüyorlar.

Claire : Kundaklamanın cezası ağırdır.
-Solange: “Kundakçı”… en azından bir ünvan “hizmetçi” den iyidir.
Bana göre bu gibi sınıfsal çatışmaların yanı sıra olayın bir de kimlik yönü mevcuttur. İki kız kardeş birbirlerine baktıklarında aslında kendilerini görürler ve birbirlerini hem severler hem büyük bir nefret duyarlar. Kendisi gibi hizmetçi olan kardeşinin kokusundan nefret eden hizmetçi aslında kendi kokusundan da nefret ediyordur. Sahnede bulunan aynanın bulanık yansıması gerçeğin yokluğudur diyebiliriz yani arzu edilen cinayet aslında yokluktur ve bu sebeple provalandırma konusunda son derece istekliler diye düşündüm. Provalarda da asla bu cinayeti işleyemezler zaten.. Hanımefendi yanlarındayken bulanık aynanın olmadığı beyinlerinin içinde kurgularla cinayeti işte o zaman sahne kararır ve seyirci cinayeti yine göremez. (Biraz alınganlık yapacak olursam, yazar proleteri bir miktar beceriksizlikle itham ediyor olabilir mi?) Bu sahneyi izlerken Piyanist filminde Naziler tarafından yere yat emri verilerek teker teker öldürülen Polonyalıların hiçbir şekilde karşı koymadıkları sahne gelmişti aklıma ve iki kat duygulanmıştım. Nedir bu cellata olan saygı arkadaş?

Prova yapmanın bana oyunun başında oldukça saçma geldiğini söylemiştim ancak oyunun sonlarına doğru aslında yaptıkları bu provanın altında önemli bir felsefe yattığını keşfettim. Yukarıda da yazdığım gibi bence olmayan yansımanın olumlanmasından ibaretti o provalar.

Ezilen işçi sınıfı ve başkaldırı üzerine içimdekileri dökmeye kalksam sayfalar almaz. O nedenle yazımı burada sonlandırmaya karar verdim. Oldukça memnun ayrıldığım tiyatro salonuna daha sık gideceğim kesin. Diğer izlediğim oyunlarla ilgili düşünceleri mi de burada paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Oyun esnasında fotoğraf çekmedim tabii ki o nedenle koyduğum fotoğrafları internetten koyuyorum, fotoğrafta görünen kostüm ve oyuncular benim bu akşam izlediğimle birebir aynı olduğundan emin olabilirsiniz.

Oyunun Künyesi
Yazan: Jean Genet
Çeviren: Salah Birsel
Yöneten: Oğuz Utku Güneş
Süre: 80 dakika – Tek perde
Oyuncular: Elif Ürse, Yelda Baskın, Nazan Koçak

Geçen ayın en beğenilenleri

Sarhoşum

Cenaze

Dilim kupkuru

Simsiyah ve upuzun müjgana