Pencerem ve fesleğen (1)


2 yıl yaşadığım evde yatağım cam kenarında olduğundan, yalnızca geceleri uyku tutmadığında temiz hava gelsin belki daha rahat uyurum diye açtığım pencerem küskündü bana. Pek bir manzarası olmadığından ve oturduğum binanın karşı binaya çok fazla yakın olduğundan ben de ona küsmüştüm açıkçası yani aramız pek iyi değildi. Barışmaya karar verdim penceremle. Yatağımı odanın diğer köşesine taşıdım. Şimdi odamın iki penceresinin de önü boş. İlk adımı ben attığım için olsa gerek pencerem uzatmadı aramızdaki bu küslüğü ve sonunda barıştık. Barışsak bile aramızda soğukluk vardı çünkü ben hala manzarasızlıktan yakınır pek belli etmesem de suçlardım onu, o sessizliğini korurdu. Sonradan farkettiğim bir şey oldu, yan dairede oturan ve hiç tanımadığım komşum balkonuna fesleğen olduğunu tahmin ettiğim boynu bükük ve hüzünlü duran bir bitki koymuş. Bu bitki iyi geldi bana ve pencereme. Aramızı yaptı diyebilirim. Pencere, bitkiyle buluşmamıza köprü oluyor, bitki ise dertlerimi dinliyordu. Yalnız ve boynu bükük bu bitkiyle konuşmaya başladığımda ara ara pencerem de sohbete katılmaya başladı. Bitkiye "Deniz" ismimi koymamı istedi. Böylece manzarasızlığımı unutacak ve kendimi daha iyi hissedeceğimi söyledi. Artık penceremden Deniz'i görüyorum ve dertleşiyorum onunla.

Deniz'e su veremiyorum, saksısında çıkan otları temizleyemiyorum ama komşumdan çok daha fazla dertleşiyorum onunla. Arkadaşlığımız sağlamlaşıyor günden güne hem penceremle hem de Deniz'le. Bu sayede yalnızlığımı ve kederlerimi paylaşacağım sıkı bir sırdaşım oldu işte. Sadakat konusunda çok iyi kendisi asla küçük hesaplara da girmiyor, aidiyet duygusunu çok iyi hissediyorum her ne kadar benim olmasa da aramıza başkalarını sokmuyor. Yalan yok. Olduğu gibi görünüyor. Ben de ona olduğum gibi görünüyorum. En doğal halimle çıkıyorum hep karşısına, sabahları saçım başım dağınık ve buruşmuş pijamalarımla, o da dökülmüş yapraklarını gizlemez benden. Susuzluğunu görüyorum ara ara ama elimden bir şey gelmediği için ses etmiyorum, kendini kötü hissetmesin diye. Elimin uzanabileceği mesafede olsa bardağımdaki suyu seve seve paylaşmak isterim tabii. Komşumun dedikosunu yapıyoruz ara ara kısık sesle, "senin sahip bazı geceler çok ses yapıyor Deniz" falan diyorum, o sıra bir rüzgar eserse sallanıp hak veriyor bana. Benden gidenleri falan da anlatıyorum bazen ona, konuşsa kim bilir neler diyecek diye düşünürken derdimi unutuyorum. 

Pencerelerle barışmak gerek arkadaşlar. Dört duvardan dost olmaz. Orhan Veli kuşları görmüş, benim de Deniz'im var işte. Yeter de artar bile.

Pencere, en iyisi pencere;
Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa;
Dört duvarı göreceğine
Orhan Veli



Geçen ayın en beğenilenleri

Sarhoşum

Cenaze

Dilim kupkuru

Simsiyah ve upuzun müjgana