Zaman tüneli

Dün gece eski yazılarımı okudum. 2015 yılına kadar gittim okurken. Odamdaki eşyaların yerleri değişik tabii o zamanlar. Üniversite 2. sınıfın başları. Daha heyecanlıyım ama kafama "yalnızlık" diye bir şey takmışım onu yazıp durmuşum sayfalarca. Yalnızlık şöyle iyi böyle iyi.. derken kovalamışım çevremdeki insanları kalmışım sonunda yalnız. Bir süre güzel giderken sonra dinlediğim şarkılar değişmiş, okuduğum kitaplar değişmiş, giydiğim tshirtlerin rengi ve deseni bile değişmiş. Basit bir fikrin insanın yürüyüşünü bile değiştireceği gerçeğini fark etmeden tecrübe etmişim.

Hayatıma bir sürü insan girip çıkmış 17.07.17 tarihine kadar. Bir sürü yeni arkadaşım olmuş bir sürü artık görüşmediğim eski dostum. Birçok insan hakkındaki fikrim değişmiş mesela. Bir çok konuda ne kadar da kesin çizgilerim varmış meğer, artık daha esneğim.

Üniversite hızlı büyütüyor insanı. 3 yıl okudum ancak 5-6 yıllık büyüdüm diye düşünüyorum. Şöyle bir bakınca geçmişe, hiç boş kalmamışım. Hep bir şeyler için uğraşmışım. Bazen dersleri takmışım kafaya, bazen eve girmeden gezmişim her yeri, tatillere gitmişim, işte çalışmışım, laboratuvarda çalışmışım.. ama hiç boş oturmamışım, bu güzel.

Aslında çok iyi insanları üzdüğümü gördüm okurken yazılarımı. Haksızlıklar yaptığımı fark ettim ama olan oldu artık. Bir çoğundan özür diledim, kimiyle de kendiliğinden çözüldü. Bunların yanında hiç değer verilmemesi gereken insanlara arkadaşım demişim, canım demişim, kendimden bir parça olarak görmüşüm, bunlar da geçip gitti.. canları sağ olsun. Benden uzak, mutlu yaşasınlar.

Sonlara doğru okuduklarım beni dehşete düşürdü. Buraya blogladıklarım da dahil. Çok melankolik ve üzücü. Kendim için biraz üzüldüm biraz da sevindim. Yaşadığım kötü şeyler çok iyi tecrübe oldu benim için. Yaşadığım duygu buhranı da üzerine tuz biber. Bir çok yazımda ölümü kutsayıp yaşamın anlamsızlığından dem vuracak kadar dibe vurmuşluk..Bir fesleğene tutunup yaşamak.. yazık. Okuduğum ve yazdığım şiirlerle tedavi oldum. Okuduğum kitapları yeniden okudum, artık dinlemediğim müzikleri yeniden dinlemeye başladım. Daha çok şiir yazdım. Hayatıma giren kötü insanlara lanet etmeyi bıraktım, onları anmadım. Hayatımdaki iyi insanlara daha fazla zaman ayırdım. Hiç yapmadığım şeyler yapmaya başladım, televizyon programlarına başvurdum, uzun zamandır konuşmadığım insanları arayıp hal hatır sordum. Farkında olmadan her geçen gün daha da dibe battığım melankoli bataklığından çıktım sonunda.

Şimdi yine İstanbul'daki evimde kör penceremden bakıyorum, aynı pencere, karşıda aynı apartman, aynı fesleğen, her şey aynı. Tek bir değişiklik var o da ben. Basit bir fikirle dinginlik ve huzuru ararken zihnim geniş çaplı bir değişime uğradı ve etrafımdaki insanlar da ona göre şekillendi maalesef.. Şimdi yeniden basit bir fikirle ayağa kalktım ve son iki aylık süreçte her şeyin değiştiğini ve iyileştiğini görmek beni çok heyecanlandırıyor. 2016'da "beynim volkan gibi her an püskürebilir, yerimde duramıyorum yaşamı ciğerlerimde hissediyorum" diye not düşmüşüm. Şimdi de aynı şeyleri hissediyorum. Spora gidiyorum, tez çalışmalarına başladım, şiirler yazıyorum, geziyorum.. yaşamı ciğerlerimde hissediyorum.

Beklemek için zamanımız yok dostlar. Hemen şimdi ayağa kalkmalı ve derin bir nefes almalıyız, sonra kendimizden başlayarak herkesi sevmeliyiz. Hadi sarılın barışın kendinizle. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Geçen ayın en beğenilenleri

Sarhoşum

Cenaze

Dilim kupkuru

Simsiyah ve upuzun müjgana